Melissa’nın anavatanı Brezilya São Paulo’daki galerisi sürekli yenilenen tasarımıyla ayakkabılarla yarışıyor dense yeridir. İçinin de Melissa’lar gibi koktuğunu düşününce daha masalsı geliyor. Çok şeker 🙂
Bu fotoğraflar benim seçtiklerim. Geri kalanı Facebook Fan sayfasında. Tıklayınız, ulaşınız 🙂
Dünden beri Tweetliyorum. Yok “Yastık Adam”a gidiyorum, yok oyun süperdi, Mehmet Ergen şöyle, oyuncular böyle… Yetmedi, bir de bloga yazayım dedim 🙂
Yastık Adam, Mehmet Ergen imzasıyla izlediğim ikinci oyun. Diğeri “Şeylerin Şekli” idi.
Yastık Adam çok karanlık bir komedi gerçekten. Ve gerçekten de komik. Diyalogların yanı sıra neredeyse 3 saat süren performans da hayranlık verici. Bütün oyuncular harika ancak özellikle abi rolündeki Murat Garipağaoğlu süperdi.
Mutlaka izlemenizi tavsiye ediyorum. İzleyin, izleyin, izleyin!
Talimane kapalı olduğu için seyyarlar. Biletlere Biletix‘ten ulaşabilirsiniz.
Dergi hakkında ipucu veren fotolar bloguna düşünce paylaşmadan olmaz dedim. 3 Mart’ta. Çok yakında. Bekleyin. Israrla isteyin!
Repeat: XOXO the Mag ücretsiz ama bulabilene 🙂
Müzik, moda, lifestyle ve sanat ile ilgili çok dergi var da Xoxo gibisini Türkiye’de görmedim. Bütün hazırlıklar tamamlandı. Çok yakında yayında.
O zamana kadar gelişmeleri buradan takip edebilirsiniz.
İstanbul Modern Sanatlar Müzesi geçtiğimiz hafta yeni bir serginin açılışını gerçekleştirdi. Malesef açılışa katılamadım ama e kısa zamanda ziyaret etmeyi planlıyorum 🙂
Küratörlüğünü Levent Çalıkoğlu’nun yaptığı “Site” çağdaş sanatın önde gelen isimlerinden Sarkis’in Türkiye’deki en kapsamlı sergisini sunuyor.
Sarkis, 100’den fazla sergisinden çektiği fotoğrafları, Avrupa müzelerinden davet ettiği çalışmaları, yıllardır atölyesinde biriktirdiği objeleri ile İstanbul Modern’de kendi geçmişinin izleriyle dolu bir kent inşa ediyor. 1960’ların başında gerçekleştirdiği kağıt üzerine guvaş çalışmalardan başlayarak, katran malzemeli karanlık enstalasyonlarına, kurum eleştirisi taşıyan düzenlemelerine, neon çalışmalarına ve farklı kültürleri bir araya getiren disiplinlerarası işlerine dek sanatçı, 50 yıllık sanatsal yaşamının tüm evrelerini yeniden yorumluyor.
Sergiyi gezen ziyaretçiler için de değişik bir uygulama yapmışlar. “Kendinden Bir Şey Bırak” yazan masanın üzerine sevdikleri nesneleri bırakarak Sarkis’in “Site”sinin bir parçası haline gelecekmişiz. Bunu düşünerek hazırlıklı gitmenizi tavsiye ederim 🙂
Bunların yanı sıra, sergiye paralel olarak Centre Georges Pompidou işbirliğiyle Genç İstanbul Modern’de “Site Atölyeleri” adlı eğitim programı gerçekleştirilecek, sergi boyunca Sarkis ziyaretçilerde buluşacak, piyano konserleri düzenlenecek ve sanatçının kendi sanatıyla ilişkilendirdiği filmlerden oluşan film programı İstanbul Modern Sinema’da gösterime girecek.
Gitmeden olmaz. En kısa zamanda kendim de tanık olmak üzere İstanbul Modern yollarına düşeceğim. Sergi 10 Ocak’a kadar devam edecek.
Detaylı bilgiye İstanbul Modern’in web sitesinden ulaşabilirsiniz.
Dün gece Aksanat‘a sergilenen oyunu izlemeye gittiğimizde ne konusunu biliyorduk ne de nasıl bir oyunla karşılaşacağımızı. Mehmet Ergen‘in Türkçe’ye çevirip yönetmenliğini üstlendiği oyunun yazarı Neil Labute. Şeylerin Şekli çağdaş sanat anlayışını, sanat yapmak olsun diye sanat yapmanın aslında yaratım değil yıkım olduğunu anlatıyor. Bütün bunların da ilişkiler üzerinden işlenerek anlatılması daha etkileyici ve gerçekçi olmuş.
Oyunla ilgili vurgulanması gereken diğer nokta 2 saatlik performansa kısmen de olsa izleyicilerin dahil edilmesi. İzlemek isteyenler olabileceği için detaylı bilgi vermek istemiyorum ama şöyle söyleyebilirim ki eğer oyunun bir yerinde oyunculardan biri doğaçlama olarak beni de oyuna dahil etse şaşırmadan uyum sağlardım sanırım:)
Bütün oyuncuların, özellikle Esra Bezen Bilgin‘in performansı harikaydı. Diğer oyuncular Evren Kardeş, Bartu Küçükçağlayan, Deniz Celiloğlu’nun performansları da müthişti.
En sonda iyice oyunun içine dahil edildiğimiz kısmı ise ne desem ele vereceğim için kesinlikle burada anlatmayacağım:)
Kaçırmayın derim;)
Henüz Zeynep Tanbay ‘ı canlı olarak izleme fırsatı bulamadım ama İZ TV ‘de yayınlanan belgeselini sıkılmadan tekrar tekrar izledim. Öncelikle dansa olan tutkusu ve gösterdiği azim beni kendisine hayran bıraktı. Bale geçmişinin verdiği estetik duruşunu hayat görüşüyle birleştirip ortaya koyduğu performans gerçekten büyüleyici. Müzik, koreografi, kostüm ve özellikle Kemal Yiğitcan’ın imzasını taşıyan ışık tasarımı müthiş.
Zeynep Tanbay şimdilerde Akbank ‘ın desteğiyle ZTDP (Zeynep Tanbay Dans Projesi) adı altında kurduğu dans okuluyla tecrübelerini diğer dansçılarla paylaşmaya devam ediyor.
Yazımı yazmadan hemen önce yakınlarda bir gösterileri olup olmadığını sormak için aradım ama malesef yakın zamanda yokmuş:( Geçtiğimiz yıldan bu yana herhangi bir gösterisini yakalamayı başaramadım:(
Merakla bekliyorum…
PS: Vakti zamanında ofiste Serpil’in bilgisayarından yükselen müziğe dayanamayıp lirik dansımı yaptığımda ofisçe pek eğlenmiş ve şirket blogumuza konu olmuştum:) Benim dansım büyülemez belki ama güldürdüğü kesin:)
İstanbul Modern’in süreli sergi açılışlarını asla kaçırmıyorum. Bu ay değişecek olan süreli sergi davetiyesinin ne zaman geleceğini beklerken bugün bana ulaştı. Bu sefer konu geleneksel gölge tiyatrosunun 20. yy başlarındaki sinema ve günümüz çağdaş sanatı üzerindeki etkileri.
Davetiyede çağdaş bir Afro-American sanatçı olan Kara Walker’ın bir çalışması yer alıyor. Ben kendisinin beğendiğim bir başka çalışmasını post ettim.
Eminim ki bu sergi de diğerleri kadar başarılı bir sergi olacak. Gidiniz, geziniz, görünüz diyorum:)
B in Wonderland 